Elim bloğuma bir türlü gitmiyordu, sanki sözün bittiği yerdeydim, askerime kitlendim, haber seyreden paranoyak bir hale dönüştüm ve kimsenin canını sıkmamak için yazmadım. Bugün bir arkadaşım kahvaltıya gelecekti ve hava öylesine güzel ve davetkardı ki kalk dedim, Çırağan Sarayın'da İsmail Acar'ın sergisi var ve ben görmek istiyorum. 4 Mart'a kadar sürecek Eklektik isimli bu sergi muhteşemdi, hem sergilendiği ortamla öylesine örtüşmüştüki tabloların karşısından ayrılamıyordunuz, renkler, desenler, ince ince işlenmiş detaylar o berraklık, sadelikteki o ihtişam büyüleyiciydi, hepsini kapıp eve getirmek istedim ama fotoğraf bile çektirmiyorlardı. Google amca sağolsun, bir iki resmini bulabildim ama bunlar sergidekiler değil, fırsat bulursanız görün derim. Lale ve nar temalarının işlendiği sergiden
İsmail Acar'dan Kızkulesi
Veee İsmail Acar...İsmail Acar (d. 1971 Suşehri, Sivas) 1988 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim bölümüne girdi. 1991 yılında buradan mezun oldu. Aynı üniversitede 1993 yılında yüksek lisans derecesini aldı. 1994 yılında New York’ta David Salle ile çalıştı. 2000 yılında Kaş limanında 350 metre uzunluğundaki duvar resmi projesini dört asistanı ile birlikte gerçekleştirdi. İsmail Acar’ın eserleri yurt içi ve yurt dışında birçok galeri, müze ve koleksiyonlarda yer almaktadır. 2001 yılından itibaren gerçekleştirdiği tüm sergilerde, sergi gelirinin bir kısmını sosyal yardım amaçlı çalışan vakıf-dernek ve kuruluşlara bağışlamaktadır. Toplam otuz beş kişisel sergi açan ve kırkın üzerinde karma sergiye katılan sanatçı çalışmalarını İstanbul’da sürdürmektedir. Ayrıca, eserleri Avrupa ülkelerinin tamamında, A.B.D., Kanada, Meksika, Arap Yarımadasının tamamında, Rusya, Moldovya, Ukrayna, tüm Türk Cumhuriyetlerinde, Çin, Tayvan, Kore ve Japonya’da müze, özel koleksiyon ve galerilerde bulunmaktadır.
Yine sarayın balkonundan, bulunduğum nokta boğaza sonderece hakim, panoramik bir görüntüye sahip...Önce Ortaköy'e doğru bir bakış
Aynı noktadan Beşiktaş yönüne bir bakış, boğaz bir kadehte sunulmuş su gibi önünüzde, engelsiz, sereserpe sunmuş kendini ve ne kadar güzel, eşsiz olduğunun farkında, kapılıp kalıyorsunuz görüntüye...
Balkona açılan girişten bir detay. Nedense sarayları, müzeleri, tarihi yapıları çok severim, sanki daha önce oralarda yaşamışım gibi bir his duyarım, çatlakça belki ama elimde değil öyle hissediyorum, idare ediverin artık:)
Bu son resim, ne kaa akıllıyem, ayna ve avize ikilisine vuruldum ve kendimide çekivermişim!