17 Aralık 2007 Pazartesi

Haftasonundan İzler

Aslında tam olarak ne yazacağımı bilmeden öylesine, sadece yazmak istediğimi fark ederek oturdum klavyenin başına; Haftasonu motorcu'ma kırıldım, ondan hiç beklemediğim, yakıştıramadığım davranışlarda bulundu, her söz verişinde beni ekti, hadi onada bir sözüm yok ama ağrıma giden, nerde ve kiminle olduğunu, olacağını, haber verme zahmetine bile girmedi, beklemek ölesiye nefret ettiğim bir duygu, bloke etmek zamanı, boşa harcamak.Hele ki beklediğin çok sevdiğin bir canınsa ve o senin duygularını hiçe sayıyorsa daha da bir acıyor canın, onun için hissettiğin korku ve endişelerde cabası...

Pazar günü, annemlerin günüydü, pazar gününe ayarlamışlar ki bende gidebileyim.Giderken Haliç'ten geçtik, Büyükşehir Belediyesi Haliç Sosyal Tesisleri'ni açmış, yeni bir mekan, hemen sahilde, gitmeye karar verdik hep birlikte, nasıl olsa terhis oluyorum ya, keşfedilecek yerler lazım...Mücella, ev hanımı, ev de ona göre, aşırı temiz, düzenli, simetrik, tüm renkler uyumlu ve süper mamalar, sevindirici olan, sabah programlarını seyretmiyor oluşları, kitap konuşuyoruz, en sevilen Ayşe Kulin, günlük olayları irdeliyoruz.Bir arkadaşım gelemedi, ona çok üzüldüm, oğlu obsesif, yani Yağmur Adam.Tedavi görüyordu, doktoru ilaç değiştirmiş fakat bu onu olumsuz etkilemiş, geceleri uyumuyor ve bu günlerde şiddete dönmüş ve bir gece evvel evdeki çoğu eşyayı kırmış, Nesime , sabah uğradığımda perişandı görünüşü dedi, acile kaldırmışlar. Zor bir hastalık hem çocuk, hem aile için.Başka bir hanımdan bahsettiler, boşanmış, çalışan bir kadın, oğlu üniversiteyi kazandığı halde gitmemiş, yaklaşık bir senedir evde, odasında, bilgisayarın başında gününü geçiriyor ve geleceğiyle ilgili hiç bir şey yapmayı düşünmeden anneye sırtını dayamış, ne okuyor, ne çalışıyor.Her iki örnekte korkunçtu, halime milyonlarca kere şükrettim, haydi hastalık Allah'tan ama tembellik, işte buna katlanmak daha zor geldi, sonuçta sağlıklı ve akıllı, nasıl asalak olmayı kendine yakıştırıyor.Beklemek, bekletilmek kadar tembelliktende nefret ettiğimi yeniden keşfediyorum.

Pazar gecesi, Haber7' de bir program seyrediyordum, adam bir cümle kurdu, bende düşündüm durdum.Uzak ve Yakın, bu sözcükler bana hep aradaki kilometreleri düşündürür, oysa bunu belirleyen sadece zaman...Uzaklık, oraya varmam için çok zaman gerektirdiği, yakın ise kısa zaman, belki an, yada Allah hep yanımızda diyorsak zamansızlık.Zaman çok garip bir kavram, olayların diziliş sırasına zaman diyoruz, bazen geniş, bazen dar zamanlarda yaşadığımızı hissediyoruz, bazen çok hızlı akıyor gibi geliyor, bazen geçmek bilmiyor, insan düşünmeden edemiyor...

İYİ DÜŞÜNÜN
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi? Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi? Bu yıl hiç günışığı ile uyandınız mı? Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız? Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız? Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı? Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl? Çimlere uzandığınız oldu mu? Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç? Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız? Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı? Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz? Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl? Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç? Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl? İyi bir yılın, bunlar gibi "birçok küçük şeye" bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü?
YAYILIN ÇİMENLERİN ÜZERİNE, ACELE EDİN... ER YA DA GEÇ ÇİMENLER YAYILACAK ÜZERİNİZE... http://www.6dtr.com/1.php?dosya=ZAMAN

7 yorum:

renkler dedi ki...

Yazının özellkile son kısmı beni çok etkiledi. Aslında aralarında yaptıklarım oldu. Ama birçoğunu da es geçmiş olduğumu farkettim... Umarım seneye hepsini yapmış oluruz. Hayat o kadar kısa ki...

sofi dedi ki...

Bende çoğunu kaçırmışım Renkler, bebek kokusu özlemişim, birde ağaca sarılmayı ama sağlıklı olduğuma hep şükrediyorum.Daha çok özen göstermeliyiz yaşama, umarım başarırız...

Sem dedi ki...

Sevgili Sofi, ne yazacağını bilmeden başlamışsın ama, tam zamanında yerinde hatırlatmalar yapmışsın. Yeni yıl,doğum günleri ya da bazı özel günleri sevmemim nedeni, bir an için durup kendime, hayatıma dair düşünmeme neden olmalıdır. Her yıl başında neler neler yapmayı düşleriz, planlarız, sonra günlük hayat bunları bir daha ki yılbaşına kadar ya da başımıza bir şeyler gelinceye kadar unutturur bunları bizlere. Halbuki daha sık hatırlayabilsek, belki daha farklı yaşar, yaşatabiliriz. Bu yüzden hatırlatma için teşekkürler.

Listendeki bir çoğu şeyi yaptığımı sevinerek gördüm bu arada ama yapmadıklarım da bayağı varmış:))

Sevgiler

Moonish (moonsun) dedi ki...

Sevgili Sofi, oglun icin endiselenme, eminim ne yaptigini biliyordur ve zamaninin geldigine kendince inandiginda sana anlatacaktir herseyi :)) Kendimden biliyorum, ben de anneme zamani geldigine inandigim zaman herseyi acikca anlatirdim, o da beni sabirla beklerdi :)) Dikkatli ol ama sabirla bekle oglunun sana anlatmasini :))

Listedekileri iyi dusundum, sanirim yaptim pek cogunu ben de :)) Guzel bir hafta diliyorum sana :)) Kucak dolusu sevgiler gonderdim sana :))

sofi dedi ki...

Sem,istemeden kaçırıyoruz bazı şeyleri, şimdi kendimi yokladım, 2008 ile ilgili ne düşünüyorum, küçüğüm üniversiteye nereye, nasıl gidecek, Eylüle kadar sürecek bir bekleyiş, askerim Mayısta gelecek, onun iş kaygıları ve yeniden hayatını düzenlemesi.Kafam onlara nasıl doğru rehberlik yaparım, nasıl destek olurumlarla meşgul.Benim hayatımda akıp gitmekte bu arada, onun için daha bir özen göstereceğim bu yıl, kendi kendime söz veriyorum.Sevgiler.

sofi dedi ki...

Moonsun'cım, ben bir kız arkadaş kokusu alıyorum, özeline saygılıyım, sormuyorum fazla ama, anne programım değişti beni bekleme şu saatte gelicem deyip haber verse rahatlıycam.Bunlar kanatlanıp uçmaya başlayınca, görünmez olup izlemek istiyorsun, ne garip bir güdü bu annelik!

Bu arada çukulataya bayılırım, aklıma yıllardır yemediğim içi likörlü çukulatalar geldi, ısırırsın, ağzına likörün tadı, ona eşlik eden çukulata ve vişne tanesi gelir, acaba hala üretiliyormu?

eşinle sana iyi bayramlar diliyorum, kocamaaan sevgiler.

Admin dedi ki...

MERHABA SOFICIM,
EN ALTTAKI SORULARINI ANCAK YUREGI BIR COCUK KADAR MUTLU KAYGIDAN UZAK YETISKINLER YAPAR, BU YUREK SENDE VAR ZATEN SOFICIM, BENDE FIRSATINI BULDUGUMDA HIC CEKINMEDEN YAPARIM.
BUTUN INSANLARIN BUNU KESFETMELERI DILEGIYLE, SEVGILER...