22 Nisan 2008 Salı

İçimi Dökem :)

Bloğumla yeterince zaman ayırıp bir türlü ilgilenemiyorum, şimdi ev sakin, bilgisayarda bana kalmışken yazmak istedim. İnşallah yakında sadece bana ait bir dizüstüm olacak o zaman rahat rahat yazarım, oğlanlara kaptırmaya niyetim yok. Yorumlara bile cevap yazamadım ama hepiniz gönlümdesiniz, aha şu aşağıdaki tavşan gibi oldum, kulaklar dimdik ama gözler mahmur, dinlenmede :)Pazar günü Maslak Kasırlarında kahvaltıdaydık, bu tavşancıkta ortalıkta zıplayıp duruyordu ancak yorulduğunda resimledik...
Abdülhamid'in şehzadelik döneminde yaşadığı kasır ve onun el işçiliğiyle yapılmış merdivenler ki muhteşem, mekana girdiğinizde sizi karşılıyor büyük bir ihtişamla, sonra iki kola ayrılıyor ve tasarımı, dengelenmesi mekan içinde odak haline geliyor...
Merdivenden giriş kapısına bir bakış! tipik Osmanlı Mimarisi ve eski Türk evlerinde rastladığımız geniş bir sofa ve etrafına dizilmiş odalar sizi karşılıyor, tavanlar yüksek olduğundan büyük bir ferahlık hissi veriyor, bunda malzemenin ahşap ağırlıklı olmasınında etkisi büyük, şu masada oturmak, bu merdivenlerden eteklerini tuta tuta inmek çok keyifli olurdu... O zamanamı ışınlansam ne yapsam?
Hamamlarıda pek severim, o günkü şartlarda yapılmış bir küvet, kurnası, mermerin su gibi saflığı, temizliği... Her banyo yaptığımda dua ederim Allah susuz bırakmasın diye, kendini iyi hissetmenin bence ilk yolu bu, su bütün negatif elektriğide alıp götürüyor, hem bedeni, hem ruhu temizliyor sanki, yenileniyorsun, güzelleşiyorsun, şarj oluyorsun.
Veee Motorcumun çektiği, benim çok beğendiğim resim, hamamın tavanı, minik kubbeciklere oturtulmuş camlardan süzülen ışık, üzerinize minik paraşütler düşüyormuş ve bunlar size ışık oyunlarıda yapıyormuş gibi, neyse o kötü İstanbul resimlerinden sonra bunlar ilaç gibi geldi.

Ben ne yapıyorum bu arada? hala evimle sarmaş dolaş yılların özlemini gideriyorum, tv. seyretmeyi keşfettimde neden iyi programları gecenin kör vaktinde yayınlarlar anlamış değilim:)
Erkek kardeşim Tayland'a gitmişti, dün akşam bana geldi, tabi ben hemen ne getirdin moduna girdim ama o keyifsiz duruyordu, yemekte konuşurken anlattı, cep telefonunu ve kamerasını çaldırmış, çok üzgündü, galiba ençokta kaydettiği anılarının gitmesi ve güven duygusunun sarsılmasıydı onu etkileyen, mal bir şekilde yerine gelirdide o duygunun yarattığı sarsıntıyı çok iyi anlıyordum, üstelik yabancı bir ülkede oluşu kendini dahada kötü hissetmesine sebep olmuş. Tayland'ı gülümseyen insanlar ülkesi olarak algılamış, herkesin sakin, stressiz, rahat oluşu ve gidişinin onların su festivaline rastladığından bir hafta boyunca su tabancalarıyla tüm halkın bir birini ıslatmasındanda bolca nasibini almış, bol karides ve okyanus balıklarıda cabası...Motorcumun çin çubuklarıyla yemek yemeyi sevmek gibi bir alışkanlığı olduğundan ona bir set getirmeyi unutmamış ve ahşaptan yapılmış el işi bir motosiklet maketi...

Motorcumun okulu bu hafta bitiyor, artık o bir aşçı ama tabi daha iki yıllık yükseğini okuması gerekiyor o da eylül ayında belli olacak, öss tercihlerimiz bakalım nereyi tutacak önümüzdeki beş ayı değerlendirmesi lazım, bazı otellere form doldurduk, inşallah hayırlısıyla birinden ses çıkar, kendine yatırım yapıp geliştirmesi gereken bir dönemde. Askerimin 9 günü kaldı, atışlarda birincilik ve sertifika, takdir almış ama son dönemlerde sıkıntıdan ciltte problemler oluşmuştu, askeri doktorlarda çıkışta tatil ve deniz önermişler, sanırım bir on gün gibi güneye gidecek ben Mayıs ortalarında kavuşabileceğim ki artık banada beklemek yorucu gelmeye başladı, ondan sonra iş derdi, nediyim hepimizin çocuklarının şansları açık, hayalleri gerçek olsun.

Bu gün 23 Nisan, neşe dolmalı insan
Umutları çoğaltmalı
Yaşama sımsıkı sarılmalı
Ömür dediğin okadar kısaki
Güzellikleri, iyilikleri sığdırmalı

Özlemişim yazmayı ya ! te benden bu ka!
Hepinizi çok seviyorum...

10 yorum:

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

Ohhhh be sofi'cim. Yazını okudum mutlu oldum. Hem seni özlemiştim, hem teskerenin bir elin parmaklarına düşmesini duyduğuma sevindim.

Hamam kubbesi resmi için yaptığın yoruma aynen katılıyorum. Çok değişik ve büyülü duruyorlar.

Umarım bundan sonra daha sık okuruz yazılarını.

Sevgiler

sofi dedi ki...

Yonca'cım neden bu kadar ara verdiğimi bende anlamış değilim, eskiden çalışırken bütün gün önümdeydi bilgisayar ama şimdi oğlana kaptırıyorum koltuğu ya da başımda bıdı bıdı edip konsantrasyonumu bozuyo bende uzaklaştım, dizüstüm gelsin rahat rahat yazacam. Yolun düşerse Maslak kasırlarına bir git, yeşillikler içinde pek güzel, kubbeler çok sanatsal bir resim olmuş dimi? çeke çeke öğreniyoruz, daha farklı bakmaya başlıyorsun heryere, sana kocamaaan sevgilerimi gönderiyorum...

Adsız dedi ki...

Tavşan benzetmesine koptum :) Lap topını al gel özledik valla.Ayrıca ne güzel anlatmışsın gezmiş gibi oldum canım.Sevgiler

Tijen dedi ki...

Yeni bilgisayar bir an önce gelsiiiin......

sofi dedi ki...

Edacım, en kısa zamanda tavşanlığı bırakıp, atom karınca olucam inşallah :)

sofi dedi ki...

Sevgili Tijen, bu akşam kargoya verildi, umarım ilham perileride içindedir, kocamaaan sevgiler...

Admin dedi ki...

CANIM SOFICIM MERHABA
10 GUN ONCE BIR YAKINIMI KAYBETTIM, INSANIN UZAKLARDAYKEN BOYLE BIR SEY YASAMASI, INSANI IKI KAT UZUYOR.
IKI GUN ONCE GELDIM SAYFANA YAZDIKLARINI OKUDUM CANIM GIZGARDASIM. BIRAZ YENI YENI KENDIME GELIYORUM.
COOK OPUYORUM SENI CUZDANIN COK COK CICI, MUTLU GUNLERDE KULLAN CANIM.
O KADAR SEKER VE ICTENSIN KI INSANLARI ETKILIYORSUN BU ICTEN VE TEMIZ DUSUNCELERINLE, BENI DE OLDUGU GIBI. BU YAZ GORUSECEGIZ INSALLAH. SEVGILER
HATICE

sofi dedi ki...

Canım gızgardaşım, başın sağolsun, uzaktayken acıyı yaşamak zordur ama ölüm Allah'ın emri, mutlak sondan kaçış yok ne yazıkki, dünde ben İnternette dolaşırken bir lise arkadaşımın öldüğünü öğrendim, kanserdi, kendi yaşıtlarımdan birinin ölümü bana çok garip geldi, insan kabullenmekte zorlanıyor ama en çok arkasında bıraktığı tek oğluna üzüldüm, hayat işte!
Senden ses seda çıkmayınca merak etmiştim ama yazın geleceğine çok sevindim, seni Yahya Efendiye, Dolmabahçe Sarayındaki çay bahçesine götürürüm, istersen çiçek pasajınada gideriz:)
Kendiciğine iyi bak, sağlıcakla kal ve iyi haberler al memleketten, kucak dolusu sevgiler...

fortuna dedi ki...

haleti ruhiyeni, kasrı, ne güzel anlatmış ve fotolamışsın.motorcunun çektiği kubbe resmiyse çok güzel.kasrı hiç görmedim.yakın zamanda görmek istiyorum.soficim,benimde iki oğlum var.çocuklarımız hayatta mutlu ve başarılı olurlar inşallah.büyük oğluna da hayırlı tezkere diliyorum.sevgiler..

sofi dedi ki...

Sevgili Fortuna, ismin çok hoşuma gitmişti, geçenlerde bir belgesel izliyordum, Adıyaman, Nemrut dağındaki heykellerden birinin ismiymiş ve anlamıda bereket tanrısı demekmiş...Bendede iki oğlan biri 25, biri 18, nasıl geçivermiş yıllar ama öyle zorduki onları büyütebilmek hem ana hem baba olmak, hem seninkilere, hem benimkilere ve tüm çocuklara pırıl pırıl bir gelecek diliyorum, hedefleri hayalleri gerçek olsun, iyigünler görsünler.
Maslak Kasrını görmeni isterim bu karmaşık şehirde bir vaha, sakin, yeşil, osmanlı kokan ama mütevazi bir mekan...Sevgiyle kal...