1 Haziran 2008 Pazar

Geldiiiim....

Foça'da mutlu oldum, sakinlik, huzur, doğa, ailemle olmak, geniş zamanlarda yaşamak öylesine güzeldi ki...Kamil Koç'un 12 otobüsüne bindim ama gece 2'de hareket edebildi, asker geçiriyorlardı ve terminal düğün yeri gibiydi, en az 10 askerimizide alıp yola çıktık, Eskihisar- Topçular feribotuna bindiğimizde ordada sigara içemiyeceğimizi söylediler ama ben şansımı deneyeyim dedim takıldım askerlerimin peşine, en uçta denize doğru tellendirirken başladık sohbete, Gaziemire'mi dedim ben kıdemli bir asker anası olarak, evetti cevap, bende oğlumun acemiliğini orda yaptığını, rahat edeceklerini ve dualarımı ekledim, biri cep telefonumu rica etti, kendi sim kartımla kullanıcam verirmisiniz dedi, kıyarmıyım al ara dedim, usul usul konuştu, sanırım sevdiceğinle, buruktular, nereye gittiklerini bilememenin, yuvadan ayrılmanın şaşkınlığı yüzlerinden okunuyordu. Sabah İzmir'e indiğimde vedalaştık ve ben doğru Foça otobüsüne...Halamın evi, verandada babamla ikisi, bana kursta yaptığı ahşap boyamaları ve kırk yamaları gösteriyordu ve hepsi birbirinden güzeldi...Tepsiler, kutular ya ne keyifli bir uğraşmış...Birgün bende kursuna gittim ve bana yaptığı ekmekliği boyuyordu o sırada, sıcacık bir ortam, insanlar paylaşımcı, güleryüzlü, sohbetli, rahat, sakin ve keyifliler, İstanbul'da ne kadar gergin ve güvensiz olduğumuzu farkettim, orda yaşamak güzel olurdu diye düşünmedende edemedim.Bu tepsiyi de çok beğendim, eskimiş bir krom tepsi biraz makyajla çok sevimli oluvermişti, benim halam marifetlidir :)Bunlarda verandadaki lambanın üstüne yuvalarını yapıp, 6 yavruyu gün boyu besleyen kırlangıç ailesi, yavrular sürekli ağızları açık bekliyorlardı, anne ve baba kırlangıç adil bir şekilde sırayla besliyorlar, tuvaleti gelen poposunu dönüyor hemen pisliğini alıp atıyorlardı, bu yuvanın temiz kalması içinmi, yoksa etraftaki kedilerin kokuyu alıp yavrulara zarar vermemesi içinmi anlamadım ama bizi tanıyorlar ve kedi girdiğinde bahçeye cıyak cıyak ötüp bize haber veriyorlardı, kedileri savma işi eniştemin, hortum hazır korkuluklarda duruyor o da etrafa suyla ateş açıyor ve yıkanmayı sevmeyen kedilerde kaçıyordu, aslında evin de kedisi vardı ama o zarasız, bizden yanaydı :) Eveet, Sofi ve halası, birbirimize benzediğimizi söylerler yani 74 yaşımda böyle olucam ve küçük oğlu, o 41 yaşında bir melek, Almanya'da halamın hamileliğinde verilen yanlış bir ilaç sonucu spastik olarak doğan, Türkçe'yi ve Almanca'yı çok iyi anlayıp konuşan, kimseye bir yükü olmayan, herkesin ismini aklında tutan, kendi çatalı, bıçağı ve tabağından başkasında yemeyen, şu sıralar ısrarla pikap isteyen, televizyonda reklamlar çıktığında televizyonun sesini tamamen kapatan ve kendi iç dünyasında yaşayan bir melek ...
Eniştem ve halam, onları muhabbet kuşalarına benzetiyorum, bıcır bıcır konuşuyorlar birbirlerinle devamlı ve evin işlerini paylaşmışlar, bulaşık, sofra hazırlama, evi süpürme eniştemin işi, yemek, çamaşır,derleme toplama halamın... O gün yorgunduk, halamın komşu günüydü ve 20 kişi misafirimiz vardı, akşam bana öyle bir sarıldı ve öptü ki, ona yardım ettiğim için, oysa misafir olarak gittiğin yerde önüne hizmet beklemek bana o kadar terski ve sen hep gel emi dedi, canım benim...
Foça'nın sahilinden, şirin bir ege kasabası...


En sevdiğim yer pazar, salı günleri kuruluyor, tazecik, ucuz, rengarenk ve mis kokulu...
Erikler çok güzeldi, hele peynirler, bir tattırıyorlar ki yanında simit olsa katık edersin koca koca parçalar...
Belediye süper, otobüsleriyle gezdiriyor, geziler, konserler düzenliyor. Bu resim de YeniFoça'da bir sergi açılışında oynanan halk oyunlarından, sonrada tavuklu pilavlar ayranlar, sergiler, hoop belediyenin otobüsü seni yine getiriyor bizim EskiFoça'ya...
Bu da bahçe özlemini gidermeye çalışmak için hortumu kapıp çiçek sulayan annem...



Halamın büyük oğlu, bir günlüğüne uğrayabildi, dizüstünde ailemize ait eski resimlerden oluşturduğu albümü gösterirken ve babam. Bu kuzenimdende bahsetmeliyim, 10 dil bilen bir etnolog ve tüm dünyayı gezmiştir ve bir iş adamıdır, ticaretle uğraşır, Hindistan, Bali, Endonezya'dan aldıklarını sattığı Almanya'da mağazası vardır. Seneler önce Söke, Doğanbey'de arazi almıştı ve son yıllarda orda organik tarım yapıyor ve bunları Almanya'da pazarlıyor, ağırlık zeytinyağında, kurutulmuş domates , bitki çayları, kekik ve zeytin yaprakları ( çay olarak içildiğinde kolestrolü düşürüyormuş) web sitesi ve mağazası http://www.casaluna.biz/ Girişimci ruhuna sahip, çok şey öğrenebileceğiniz özel bir insandır...
Denize girdimmi? hayır, aklıma bile gelmedi, onların dünyasında ve o şirin evde yıllar sonra biraraya gelmek ruhuma o kadar iyi geldiki sadece biraz daha kalmak istedim, kimbilir belki başka sefere...
Vee dönüş, otobüsün penceresinden Bursa'ya doğru ama havada uçan leylek gördüm OLEEYY...






13 yorum:

Sem dedi ki...

Özletmiştin kendini hoşgeldin:)) Fotoğraflı bir gezi yazısı yapmışsın, güzel olmuş; oralarda olmak, pazarına gitmek, balkonda oturup bir çay içmek, kırlangıç ailesini seyretmek geçti içimden sonra penceremden dışarı baktım apartmanları yoldan vızır vızır geçen arabaları gördüm, daha çok oralarda yada öyle bir yerde olmak geçti içimden.

sofi dedi ki...

SEM, hoşbulduk, inan dönmek istemedim bu şehre, kalabalık, gürültü, trafik, binaların üstüme üstüme gelmesinden, asık suratlardan bende okadar bıkmışım ki, inşallah günün birinde kaçarız...

Esra :) - kadincablog.blogspot.com dedi ki...

çok güzel bir tatil geçirmişsin anlaşılan. hayalimdir zaten istanbuldan uzak bir yerlerde yaşayabilmek. umarım bir gün gerçekleşir.

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Soficim harika anlatmışsın,resimlerden yaşadığın huzur fışkırıyor resmen.
Hoşgeldin.
Sen ne tatlı bi kadınsın yaaa

sofi dedi ki...

Sevgili Esra, bi kaçabilsek, hayat geniş zamanlarda akıcak inanıyorum, inşallah, sevgiyle kal...

Kedilerin en güzeli, eminim senin yaşadığın yerlerde böyledir, ben ucundan kıyısından tadıverdim sadece ve çok iyi geldi, kucak dolusu sevgiler sana...

[ fiкяiмiи iиcє güℓü ] dedi ki...

Tepsilere, Foça'ya ve Halanla-Eniştenin muhabbetlerine bayıldım. Biz de böyle huzur bulabilecek miyiz bir gün?:)

sofi dedi ki...

İnşallah be İncegülüm :)

hayat dedi ki...

Sofi'ciğim, hoşgeldin.
Deniz kıyısı mis gibi hava bol güneş ve ailenle beraber ne güzel huzur dolu günler geçirmişsin. Hepimize lazım biraz huzur ve kafa dinlemek o mis gibi havayı solumak.
Ayrıca da çok güzel bir hanımsın arkadaşım ve gerçekten halana çok benziyorsun:)
Sevgiyle kal canım...

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

Sofi'cim yaşadığın huzur ve mutluluk yüzüne yansımış çok güzel görünüyorsun :) Ayrıca tüm akrabalarını da tanımaktan mutluluk duydum, gerçekten halana benziyorsun.

Çok güzel günler geçirmişsin tekrarını dilerim.

etki alanı dedi ki...

Sevgili Evliya Çelebi,diye başlarmışım.
Bİr gezi,ancak bu kadar güzel anlatılır..
Korku olmadan yaşanacak yerler...
Leylek havada,bu yeni yerler demektir..
Bekliyoruz..
TüTü

sofi dedi ki...

Sevgili Hayat, yaşıtım,arkadaşım, sizin oralarda çok güzel, yıllar önce görmüştüm, inşallah yine gelebilirim, tatil huzuri sakinlik benim için, kalkıpta cayır cayır yanmak değil, keşfetmek, ordakilerden biri olabilmek. İltifatın için çok teşekkürler... Sevgiyle kal...

Yoncacım, sende Çanakkalede'ymişsin okudum, yorum yazmayazamanım olmadı, keşfetmek, gezmek insana ne güzel bir enerji veriyor, monotonluktan sıyrılıp hayatı keşfediyorsun, inşallah tekrarı gelir, sanada banada...

Tütüm, seyyah oldum gezerim bu alemi, yılların acısını çıkarmak istiyorum, onun için leylek görüyim diye hep gözüm bulutlardaydı, dönerken yakaladım valla, haklısın yaşanacak yerler, hep umut ediyorum Tanrım banada versin diye, sevgiyle, sağlıkla kal Tütüm...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Sofi,
Hoş gelmişsin ve nede güzel bir tatil geçirmişsin.
Okurken bile dinlendiren bir yazı olmuş.
Leyleğin de hayırlı olsun ve yeni geziler yaparsın inşallah.
Sevgiyle kal...

sofi dedi ki...

Sevgili Nur,İstanbul'dan sonra bir iyi geldiki, çalışırken 5yıl üst üste tatil yapmadığım zamanlar oldu, içimde kaçırdıklarımı yakalama dürtüsü var, yaşlanıyorum galiba :)
Sağlık ve sevgi dolu günler...